Remzi Çayır: İşkencesiz bir Türkiye İstiyoruz.
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, “Ülke hâlâ işkenceyi konuşuyor çünkü 5-10 kişi farklı düşünüyordu. Ne oldu? Karakoldan bir grup çıktı. Adliyeye gidip dilekçe veriyorlar. ‘Karakolda işkence gördük, darp edildik’ diyorum. Buradan yöneticilere sesleniyorum.” . Yavaş yavaş kör bir alan oluşuyor. Sadece kendisi gibi düşünmeyen, onlar gibi yaşamayan, fikir üretmeyen, onlar gibi davranmayanları düşman eden zihniyet, büyük bir yanılgıyı beraberinde getirir. Herkes sizin gibi oturup düşünmek zorunda değil. Acının olmadığı bir Türkiye istiyoruz. Yıllardır zulme uğrayan bir ülke. “Bir insan olarak buradan sesleniyorum. Eziyet insan hatasıdır. Bu ülkeyi yönetenler ve iktidarlar cezasız bir Türkiye yaratmak zorundadır. Başka şansları yoktur. Farkı canlı tutmaları lazım.” söz konusu.
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, bugün parti genel merkezinde gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Çayır şunları söyledi:
“İŞKENCESİZ BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ. YILLARCA İŞKENCE GÖRMÜŞ BİR İNSAN OLARAK BURDAN SESLENİYORUM”
“Güçlü olabilmemiz, yeryüzünde sözü dinlenen bir ülke olabilmemiz için, bireyler için yaşanabilir bir Türkiye için savunma sanayinde yaptığımız atılımdan başlayarak Türkiye’de de bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirmemiz gerekiyor. Eşit paylaşım için bu şart. Türkiye’de insanlar ne diyor ‘Ben mutluyum, bu ülkede yaşıyorum’ diyebilmeli. Bunun alt yapısını da üst yapısını da oluşturmamız lazım. Ülke hala bunu konuşuyor. 5-10 kişi farklı düşünüyor diye işkence yapılıyor, ne oluyor, karakoldan bir grup çıkıyor, adliyeye gidiyor, dilekçe veriyor, ‘Karakolda işkence gördük, dayak yedik’ diyorlar. Buradan yöneticilere sesleniyorum, yavaş yavaş bir kör alan oluşuyor, kendileri gibi düşünmeyen, onlar gibi yaşamayan, fikir üretmeyen, onlar gibi davranmayanların aleyhine dönen zihniyet, büyük bir başarıyı beraberinde getiriyor. Hata. Herkes oturup senin gibi düşünmek zorunda değil. Herkes devleti senin gibi yönetmek zorunda değil. Keyfi yönetmeye gerek yok. İtiraz edenleri düşman ilan etmeye gerek yok. Dinleyin, kendinizi ayna gibi görün. Ayna görmek yerine düşmanı görmek körlüktür, geleceği kapatmaktır. Biz eziyetsiz bir Türkiye istiyoruz. Yıllardır eziyet çeken biri olarak buradan sesleniyorum. İşkence bir insanlık suçudur. Tıpkı İsrail’in kadınları öldürmesi ve Bu ülkede masum insanlar, işkence yapanlar zalimlerin ta kendisidir.Bu ülkeyi yönetenler ve hükümetler işkenceden arınmış bir Türkiye yaratmak zorundadır.Başka çaresi yoktur.Farkı yaşatmak zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi anayasa yapıyordu. Anayasa Mahkemesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yaptığına müdahale ediyordu. Anayasa yazıyor. Anayasa adama bu misyonu verdi. ‘Çıkardığınız kanunların Anayasaya uygun olması lazım’ dedi. Anayasa Mahkemesi’nde bireysel haklar mevcuttur. Yani iç hukuku tamamladıktan sonra kişi Anayasa Mahkemesi’ne dönüyor ve ‘Ben bir hak ihlali görüyorum’ diyor. ‘Zulme uğruyorum’ diye dilekçe verme hakkı var. Veremeyeceklerini söylüyorlar. Neden veremiyordu? Bu onların işine yaramıyordu. Anayasa Mahkemesi karıştı. Mümkünse Anayasa Mahkemesi fiilen kaldırılmalıdır.
“BU ÜLKEDE NEDEN GENÇLER MUTSUZ HİSSEDİYOR? SEBEP NEDİR? BUNLARI BULMAK 22 YILDIR ÜLKEYİ YÖNETENLERİN İŞİ DEĞİL Mİ?”
Yükselttiğimiz değerler ve kafalar yok oluyor. Neden gidiyor? Gençlerle konuştum. Bilimsel bir altyapısı ve çalışmaları var. Ne diyorlar? Çocuklara soruyorlar. ‘Neden ayrılıyorsun? Nereden?’ ‘Burada kendimi mutlu hissetmiyorum’ diyor. Gençler “Ülkemde kendimi mutlu hissetmiyorum” diyor. Nedenini ve nedenini araştırmak yerine neden insanları suçluyorsunuz? Bu ülkede bu gençler neden mutsuz? Nedeni ne? Bunları bulmak 22 yıldır ülkeyi yönetenlerin işi değil mi? Umurunda mı? ‘Yerel seçimi kazanacağız’ ‘Büyükşehirleri alacağız.’ Sanki giriyormuş gibi Mohács savaşına giriyor. Gittiğinde kılıcı milletin kılıcıdır, parası milletin parasıdır. Utanmazlar milletin parasının karşılığını alıyor, milletin gücünü güç sanıyor, sonra karşımıza çıkıyorlar. Dışarı çık ve boyunu görelim. Bu ülkenin gerçek sahipleri bugüne kadar sessiz kaldı. Milliyetçiler ve idealler birbirlerine yardım eli olamazlar. Bu ülkede kendi iktidarını ve geleceğini kurmak yerine, hiç kavgaya karışmamış, yumruğu bile olmayan bir adamın yanında yer almak tam bir cehalettir.
“BANKADA VE BANKADA PARASI OLANLAR KAZANDI. HALK KAZANMADI”
Şu anda insanlar açlıkla mücadele ediyor, mücadele ediyor. Açlık sınırı 14-15 bin, yoksulluk sınırı 40 bin. Şu anda 7 bin 500 lira kazanan çok sayıda emekli var. Tek maaşla çalışan aileler var. İkinci bir iş, ikinci bir kazanç elde etmediğimiz sürece hiçbir şey yapamayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın yarattığı 22 yıllık iktidar içinde bu sistemdeki tek yararlı kişi kim biliyor musunuz? Bankalar ve parası olanlar. Bankada ve bankada parası olanlar kazandı. Kazanamadık. Halk kazanamadı. Banka parası olanla kazandı. Biz fakirleşirken bankalar yüzde 60 zenginleşti ve kâr etti. Bankalar kâr ederken yoksulların yani kredi kartıyla hayatını sürdürenlerin borcu bir yılda yüzde 180 arttı. 1 trilyon yeni paradan bahsediyorum. Bir trilyon kredi çekti, krediye ihtiyacı var. Bu vatandaş nasıl ödeyecek? Sarmal. Burada kim karlı? Kumar oynayanlar ve insanları kumara sürükleyenler. Kumarbazlar kimlerdir? Bankalar. Her zaman kârlıdırlar. Kaybeden ise yoksullar ve düşük gelirlilerdir.”